Türkiye’de İnşaat Sektörünün Gelişimi

Türkiye’de İnşaat Sektörünün Gelişimi

İnşaat alanında ilk önemli adımlar Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’da başladı. Şehirde tüm zorluklara, ulaşım ve malzeme yetersizliğine rağmen, çevrenin geleneksel yapı tarzına uygun bir imar faaliyetine girildi. Kullanılan malzemeler ahşap, kerpiç, kaba yontma taş gibi ilkel malzemelerdi.

Bu dönemin ilk inşaat faaliyetleri, ulaşım sektöründeki yol inşaatlarında görüldü. Ancak yetişmiş teknik eleman yetersizliği, çalışmaların bir süre yabancı şirket, uzman ve müşavirliğinde yürütülmesine neden oldu.

1960lı yıllara kadar, devlet desteği ile yatırımlar yapan teşkilatların yatırımları sayesinde inşaat sektörü büyük bir ivme kazanmış oldu.

 

1950 yılından sonra kentleşme hızı yükselmeye başlamış, konut sunum biçimleri ve kurumsal yapılar, kentleşme hızının gerektirdiği konut gereksinimini karşılayamaz duruma gelmiştir. Soruna, çok partili dönemde siyasi görüşlerle çözüm aranmış, 1958 yılında İmar İskân Bakanlığı kurulduktan sonra konut ve kentleşme sorunlarına çözüm üretmek bu Bakanlığın sorumluluğuna verilmiştir.

İnşaat ve Taahhüt Sektörü’ nün gelişimi bu dönemde hız kazanırken, Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişi, altyapı yatırımlarını artırıp, firmalara hem yabancılarla çalışıp tecrübe kazanma hem de düşük maliyetlerle makine parkına sahip olma şansı vermiştir. Bu durum 1970’lerin sonunda devlet ekonomisinin krize girmesine kadar devam etmiştir.

 

1979 ve 1980 yıllarında yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle ekonomi politikaları adına köklü değişiklikler yapılmıştır. Yapılan bu değişiklikler sonucu inşaat sektörü önceki yıllara göre 1980-1987 yılları arasında yüksek büyüme verilerine ulaşmıştır.

1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği dağılması ve yerini birçok yeni devlete bırakmış olması Türk firmalarının dikkatini çekmiş ve yeni uluslararası pazar fırsatları yaratmıştır.

 

2001 yılında iç piyasada meydana gelen ekonomik kriz, Türk inşaat firmalarının uluslararası piyasalarda boy göstermelerini daha çok etkilemiştir. Yurt içinde cazip halden çıkan inşaat faaliyetleri uluslararası piyasalarda cazip hale gelmiştir. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafından yapılan araştırmalara göre ekonomik büyüme sonucunda sektörde gelişmeler meydana gelmiştir.

2004 yılından itibaren büyümeye başlayan inşaat sektöründe, 2005 yılında rekor oranda bir büyüme yaşanmıştır. İnşaat sektörü, toplamda %21,5 büyüme oranıyla 2005 yılında en çok büyüyen sektör olmuştur. Sektör, olumlu gelişmeler sonucunda 2006 ve 2007 yıllarında da büyüme hızını sürdürmüştür ve bu durum 2008 ekonomik kriz dönemine kadar devam etmiştir. Son on yılda ise, kriz yılları olan 2008-2009 hariç tutulduğunda, inşaat sektörü %11 oranında büyümüştür.

Son yıllarda, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, İstanbul Finans Merkezi ve Gebze-İzmir Otoyolu gibi önemli projelere imza atan inşaat sektörü, kamu-özel sektör iş birliği ile tekrar büyüme ve gelişme süreci içerisine girmiştir.

İnşaat Mühendisliği Eğitimi ve Kariyer

İnşaat Mühendisliği Eğitimi ve Kariyer

Tahminimizce lise yıllarında, üniversitede okumak isteyen herkesin kafasında şu meslek ne iş yapar ve/veya şu bölümü okusam ne yaparım gibi sorular mevcuttur. Biz de HEMA ailesi olarak inşaat mühendisliğini tercih etmek isteyen, aklından geçiren veya çevresinden duyan arkadaşlara bir nebze de olsa yardımcı olmak amacıyla bu yazıyı kaleme aldık. Bu yazıyı okuduktan sonra inşaat mühendisliği okumak isteyen arkadaşlarımız olması halinde de dileriz ki yolları ve bahtları açık olur 😊

Yazımızın esas meselesine gelecek olursak “inşaat mühendisliği okursam karşıma neler çıkacak?” sorusunun cevabını vermeye çalışacağız. Bunun için öncelikle üniversitelerde inşaat mühendisliği için okutulan derslere ve ayrıldığı ana kollara bakmak gerekiyor. Esasen inşaat mühendisliğinin 8 ana ayrı dala ayrıldığını söylemek mümkündür. Bunları maddeler halinde sıralayacak olursak;

  • Betonarme yapılar
  • Ahşap ve Çelik yapılar
  • Ulaştırma
  • Yapı malzemesi
  • Zemin mekaniği
  • Mekanik
  • Hidrolik
  • Yapı işletmesi

Olarak isimlendirebiliriz. İsimlendirmeler ve gruplandırmalar diğer kaynaklarda farklılık göstermekle beraber bu şekildedir. Bu sayılan bölümlerden birçok dersle beraber genel mühendislik dersleri de (matematik, fizik, kimya, tarih, olasılık, ekonomi vb.) öğrencilere lisans eğitimleri boyunca gösterilmekte ve bu sayede inşaat mühendislerinin hayatta karşılaşacakları her türlü sorunla başa çıkabilmeleri hedeflenmektedir. İş hayatı boyunca neredeyse yukarıda saymış olduğumuz bölümlerin tamamından problemler inşaat mühendislerinin karşısına çıkacaktır ve bunları çözmesi beklenecektir. Kafanızda “Bunların hepsini mükemmele yakın nasıl bilebiliriz ki?” veya “Abartmayın canım siz de” gibi cümleler kuruyor olabilirsiniz. Tabii ki her şeyi mükemmel bilmemize imkân yok fakat bir mühendis olarak karşınıza çıkan sorunda, konuya çok hâkim değilseniz bile çözümü nerede bulacağınızı biliyor olmak bile çözümün yarısından fazlasını oluşturmaktadır.

Mesleğimizin eğitim kısmından çalışma kısmına geçecek olursak, ana kollardan da görüleceği üzere çok çeşitli çalışma alanları mevcuttur. Şantiyelerde saha mühendisliğinden başlayarak proje müdürlüğüne kadar, teknik ofislerde teknik ofis mühendisliğinden başlayarak teknik ofis şefliğine kadar yükselmek ve bu alanlarda çalışmak mümkündür. Bunlara ilave olarak kamuda veya üniversitelerde akademisyen olarak kariyer yapmak da alternatifler arasındadır. Bu konuda daha detaylı bilgi ve görüşlerimizi sonraki yazılarımızda sizlerle paylaşıyor olacağız.

Teknolojik Gelişmelerin İnşaat Sektörüne Etkiler ve Katkıları

Teknolojik Gelişmelerin İnşaat Sektörüne Etkiler ve Katkıları

Teknoloji dediğimizde birçoğumuzun aklına akıllı telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar, görüntülü haberleşme sistemleri geliyor olsa da, teknolojinin hayatın her noktasında, özellikle son 20-30 yıl içerisinde, ciddi anlamda ilerlediğini söyleyebiliriz. Biz de HEMA  İnşaat ailesi olarak bu yazımızda teknolojinin,
inşaat yapım ve projelendirme noktasında nasıl etkilerinin olduğundan ve neleri iyileştirdiğinden bahsediyor olacağız.

Yazımızın başında da bahsettiğimiz üzere teknoloji deyince genelde aklımıza ilk olarak akıllı telefonlar ve bilgisayarlar gelmektedir. Buradan yola çıkacak olursak özellikle projelendirme ve tasarım anlamında bilgisayarlar işlerin yapım şeklini siyahla beyaz arasındaki fark kadar değiştirmiştir diyebiliriz. Her şeydenönce eskiden aydınger (bilmeyen arkadaşlar arama motorlarından ne olduğuna bakabilirler ) üzerine rapido kalemler ile yapılan çizimler yerlerini yazılımlar ile yapılan çizimlere bırakmıştır. Bilmeyenler genç arkadaşlarımız için anlatmak gerekirse; aydınger üzerine rapido kalem ile yapılan çizimlerde bir yanlışlık yapmışsanız jilet ile kazımanız gerekiyordu. Jilet ile kazırken bir de aydıngeri yırttıysanız vay halinize. Tüm çizimi baştan yapmalıydınız. Fakat günümüzde durum böyle mi? Değil tabi ki. Çizim programları (günümüzde en bilinen ve kullanılan çizim programı AutoCad) sayesinde istediğiniz kadar yanlış yapıp, çizgilere saniyeler içerisinde istediğiniz rengi ve kalınlığı verip istediğiniz şekilde çizimleri yapabiliyorsunuz. Sadece 2 boyutlu olarak değil, çizimleri ve tasarımları 3 boyutlu olarak da yapabiliyor, görselleştirme programları ile neredeyse yapılacak halini kâğıda yansıtabiliyorsunuz. Bu sayede işverenler, işin sonunda ortaya ne çıkacağını net olarak görüp karar verebiliyor, iş bitiminde yaşanabilecek sürprizlerin önüne geçilmiş oluyor.

İnşaat yapımı açısından bakıldığında ise eskiden betoniyer ile yapılan betonlar yerini beton santrallerinde üretilen ve beton pompasıyla dökülen betonlara, elle yüksek katlara çıkarılan malzemeler yerine vinçlerle doğrudan malzemelerin konulması gereken yerlere taşınması, elle kesilen inşaat demirlerinin yerlerini makinelerle yapılan kesme ve bükme işlerinin yapılmasına bırakmıştır. Bu saydığımız örnekler arttırılabilmekle beraber hepsinin de genel anlamda etkisi ve sonucu aynıdır: “Daha az iş gücü daha hızlı yapımlar.” Yapım açısından bakıldığında sadece iş gücünü değil, aynı zamanda beton kalitesini, kalıbın betondan sökülme süresini, zemin etütlerini ve daha sayabileceğimiz birçok konuda da iyileştirmeye yol
açtığını görebilmekteyiz.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz teknolojik gelişimlere önümüzdeki yıllarda neler eklenecek hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Son yıllardaki gelişime baktığımızda, önümüzdeki birkaç sene içerisinde bile bugün işleyen bazı yöntemlerin “eski” olarak anılacağını söylemek mümkün gözükmektedir.

2020 İnşaat Sektörüne Bakış

2020 İnşaat Sektörüne Bakış

Tüm dünya 2019 yılını ticaret savaşları ve teknolojik kavgalar ile geride bıraktı. Küresel ekonomi bu soğuk savaşın etkisi ile zaman zaman durağan zaman zaman ise gerileme tredindeydi. İnşaat sektörü de bu ekonomik etkiden nasibini aldı. Türkiye için inşaat lokomotif bir sektördür. Sektörel herhangi bir etki genel ekonomiyi etkileyecek kelebek dalgayı yaratabilir. 2019 yılında Türkiye için inşaat sektörü büyüme potansiyelini koruyabildi. Bu da 2020 yılı başı itibariyle umutlu olmak için yeterliydi. 2019 yılının üçüncü çeyreği itibariyle dövizde yaşanan dalgalanma inşaat sektöründe hareketlilik yaratarak yabancıya konut satışlarında artışa sebebiyet oldu. Yabancıya konut satışı ise 2018’in aynı dönemine göre yüzde 18,9 oranında arttı. COVİD ve pandemi koşullarında dahi 2020 yılının kapanışında yabancıya konut rakamlarının gerilemesi beklenmemektedir. Ülkemizin mevcut coğrafi konumu cazibe merkezi haline gelmesi yönünde olumlu bir etki yaratmaktadır. İç piyasada durağanlık yaşansa dahi yabancıya konut satışları ile inşaat sektörü durmaksızın gelişmeye devam edecek gibi görünmektedir. Uzun vadeli inşaat sektörü görünümü yüksek potansiyelini korumaktadır. Göç dalgası ve artan nüfusun etkisi ile konut ihtiyacına olan talep azalmamaktadır. Mevcut konut stoğu göz ününe alındığında devlet desteği ile ev satışlarında bir hareketlenme yaşanmıştır. Doğu blok ülkeleri ve Afrika ülkelerinin ihtiyaç duyduğu konut yapımları için ise ülkemizden know-how akışı devam etmektedir. Ülkemizin sahip olduğu genç ve dinamik inşaat mühendisleri ile inşaat sektörünün çok daha modern bir yüz kazanacağı düşünülmektedir. Yapay zeka ve robotların inşaat sektörü içerisine girmesi farklı mesleklerin bir arada üretim yapmasına imkan sağlamaktadır. Standart sapma ve hata ihtimalinin minimize edilmesi sonucu daha kalıcı, daha modern ve teknolojik bir soluk geleceğine inanıyoruz.